Antalya Muratpaşa Belediyesi Yaşlı Evleri projesiyle 60 yaş üstü pek çok insanın hayatını değiştirdi, emekliliklerinde ikinci bir hayat yaşamalarına yardımcı oldu. Projenin sorumlularından Çiğdem Akbaş Kütükçü “Yaşlı Evleri” isminin ilk başta tepki aldığını söylese de, sonrasında insanların önyargılarını kırdığını da ekliyor.
Her belediyenin olduğu gibi, bizim de standart yaşlılık hizmetlerimiz vardı. 2013 yılı bir milat oldu. Bu tarihten itibaren yaşlı evlerini hayata geçirdik. Yaşlılığın sadece hastalık ve yoksulluk, muhtaçlık hali olarak algılanmasını istemiyorduk. Bunun için örnek bir proje düşüncesiyle yola çıktık. Yaşlı evlerini açmaya karar verdik. Tamamen 60 yaş üzerini baz aldık. Onları çeşitli faaliyetlerin içine dahil edelim, yapmak istedikleri şeyleri yapmalarına yardım edelim, hayat boyu öğrenme faaliyetini devam ettirelim hedefini koyduk.
Evet, bu konuda önyargılıyız. Yaşlıların yeni şeyler öğrenmesi imkansızmış gibi algı var. Bu algıyı kıralım istedik. İlk başta “Yaşlı Evi” ismini koyduğumuz için çok da tepki aldık. Gelen kitle de “Biz yaşlı değiliz, yaşlılık hastalıktır, biz dinçiz, buraya geliyoruz bir sürü şey yapıyoruz” diye tepki gösterdi. Biz de onlara yaşlılığın hayatın bir dönemi olduğunu anlattık. Bu dönemde de verimli, aktif olunabileceğini söyledik. Evin ismini değiştirmedik, “Yaşlılığı güzel yaşayabiliriz” fikriyle yola çıktık. Yaşlı evlerinde Latin danslarından tutun, halk oyunlarına, tiyatrodan zeka oyunlarına kadar bir sürü farklı alanlarda kurs açtık. Bir tane yaşlı eviyle başladık, şu anda dörde çıktı. Farklı mahallelerden talep gelmeye başladı. Her mahallenin demografik özelliklerine göre, onlardan gelen taleplere göre eğitimler düzenledik. Oraya giden üyeler ne istiyorsa, ona göre düzenleme yaptık. Soğuksu Mahallesi’nde 106 yaşında bir üyemiz de var. En azından oturduğu yerden etkinlikleri izliyor. Türkiye’de dans kategorilerinde 60 yaş üstü için bir kategori yoktu. Bu kategori açıldı ve bizim ekibimiz Türkiye Şampiyonu oldu. Farklı şehirlerde yapılan yarışmalarda “Senyörler” klasmanı açılmaya başlandı. Ekibimiz ODTÜ Cumhuriyet Kupası’na konuk olarak davet edildi. Ülke çapında farkedilmeye başlandılar. Yetenek Sizsiniz’e katıldılar. Çeyrek finale kadar geldiler. Mesajımızı doğru ilettik onların gayretiyle. İnsanların kafasındaki o yaşlılık algısını kırarak ilerledik. Şimdi 5 bine yakın üyemiz var Yaşlı Evleri’nde. Yeni açılacak 2 Yaşlı Evi daha var sırada.
Evet. Onlar da neler yapabileceklerini bu yolculukla keşfetti. Geçen sene Hisseli Harikalar Kumpanyası’nı oynadılar. Yaşlılığın hayatın bir evresi olduğunu ve bu evrenin de ayrıcalıklı olduğunu beraber anlatıyoruz. Aynı zamanda onları da evlerinden çıkarak aktif hayatlarını korumalarını sağlamaya çalışıyoruz. Yaşlı Evleri de bu tarz bir proje. Evleri deniz manzaralı yerlere kurduk. Orada çay içerek akranlarıyla sosyalleşebiliyorlar. Okey ve kağıt oyunları yok, onun dışında her şey özgür. Şiir dinletileri, kitap okumaları, arkadaş buluşmaları yapılıyor. Üniversitelerle beraber etkinlikler düzenliyoruz. Yaşlı ve genç partnerlerin dans ettiği bir proje gerçekleştirdik. Aileleri bazen “Siz bu işler için yaşlandınız” diyor ama onları sahnede görünce mutlu oluyorlar. İnsanlar birbirine tavsiye ettikçe üye sayımız artıyor.
Severek geliyorlar. Hatta yurtdışında bunu sosyal sorumluluk projesi olarak gerçekleştirenler de oldu. Bir de dans projesinde karşılarında iyi dans eden insanlar buldular. Şaşırdılar. Biz kendimizi yaşlısına sahip çıkan bir millet olarak düşünürüz ama onları aktif hayat içinde hiç hayal etmeyiz. Burada tamamen kendi istediği işleri yapan yaşlıları gördükçe insanlar şaşırıyor. Diğer yerel yönetimlerden bilgi alan çok fazla belediye de oldu.
Salih Amcamız vardı, onun hikayesi beni çok etkiler her zaman. Yaşlı Evi ilk açıldığı dönemlerde bir gün çıktı geldi. “Ben maketten evler yapıyorum, bana burada bir yer verir misiniz” dedi. KOAH hastasıydı, açık hava istedi. “Bahçede bir masa ve çalışacak bir yer verirseniz bana yeter” dedi. Biz de kabul ettik. Gelmeye başladı. İçimizden biri oldu. Bizde çaylar self servistir, herkes çayını kendi alır. Hiç kalkamayacak insanlara alır çay götürürdü. Bir gün hikayesini anlattı. “Ben Antalya’yı terk ediyordum” dedi. Çocukları tarafından istenmemiş. Mersin’de bir ablası varmış, onun yanına gidecekmiş. Otobüs durağında bizim ilanlarımızı görmüş. Bir bakmaya gelmişti. Burayı sevdiği için Antalya’da kaldı, bize yakın bir ev tuttu. Sabah erkenden gelir, akşama kadar kalırdı. Maketler yaptı, tiyatroya, koroya katılıyordu. Sonra vefat etti. Yaşlı Evi’ndeki arkadaşları arkasından pişi dağıttı. Bizimle beraber geçirdiği zamanlar hepimiz için kıymetliydi. Mesela bir de Ayşe Teyze vardır. Eşini kaybetmişti ama asıl oğlunu çok genç yaşta kaybetmiş. Geldiğinde çok ağlıyordu. El sanatları kursuna başladı. Koroya, tiyatroya da girdi. Her sene muz getirir dağıtırdı. Meğer oğlunun ölüm yıldönümünde oğlu sevdiği için yaparmış bunu. “Benim gözümdeki yaşı dindirdiniz” der hep. Evlenenler oldu. Hüseyin Amca var. Uzun yıllar evvel eşini kaybetmiş, ona uzun süre de bakmış. Evlilik yüzüğü parmağındaydı. Bir gün sohbet ederken “O yüzük niye parmağında” diye sordum. Çünkü bir yandan çok yalnızlık çektiğini de biliyordum. “Alıştığım için çıkaramıyorum” demişti. Bir süreliğine çıkardı. Sonra Filiz Hanımla tanıştı, evlendiler. Daha çok hikayelerimiz var.
Online destek sağlanabilirdi aslında ama altyapı sıkıntıları olduğu için çok yapamadık. Teknoloji eğitimi yapmayı çok istiyorduk ilk baştan beri. Bu eğitimi gerçekleştirirsek faydasını göreceğimize inanıyorum. Bu süreçte çok büyük ayrımcılık yaşandı. Evlere kapatılmak, “Şu saatlerde çıkabilirsin” denilmesi utanç vericiydi. Farklı bir çözüm üretilmesi gerekiyordu. Evde kalanlar depresyona girdi, nörolojik sıkıntılar baş gösterdi. Ani hafıza kaybı haberleri aldık. Dolaşım bozukluğu sorunları arttı. Onları tekrar evden çıkarmak zor olacak. Pandemi sonrasında Yaşlı Evleri’ni canlandırmak için yine çok çaba sarf edeceğiz. Türkiye’de yaşlanmak zor, yaşlanabilmek ayrıcalık. Yaşlılık algısı değiştirmemiz gerekiyor. Özellikle gençlerin bunu yapması gerekiyor. Bireysel olarak çok ilerleme kaydedebileceğimiz bir şey değil, toplumsal olarak da ilerleme gerekiyor. Yerel yönetimlere bu konuda çok iş düşüyor.
Kent konseylerinin emeklilik meclisi gibi uygulamaları var ama bir belediye bünyesinde kurulan ilk Yaşlı Meclisi’ni hayata geçirdik. 30 kadın, 30 erkek üyesi var. Belediye Meclisi gibi çalışıyor. Amaç burada tamamen belediye yönetiminde kendi tecrübe ve fikirlerini bildirmeleri. Kendiyle ilgili projelerde de söz sahibi olmaları. Aldıkları kararlar hemen yürürlüğe girmiyor ama öneri olarak sunuluyor. Mecliste tartışılıyor. Yılda bir yenilenen bir sistemi var. Seçim kampanyası yürüterek hayata geçirecekler. Seçim alanları Yaşlı Evleri olarak düzenlendi. Orada istedikleri zaman konuşma yapabiliyorlar. Alt çalışma komisyonları var. Sağlık, sosyal etkinlik, eğitim gibi konuları başlıklara ayırıyorlar. Sürekli raporlama yapıyor, önerilerde bulunuyorlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün Yaş Dostu Kentler ve Toplumlar alanında kabul aldık. Standart hizmetleri de yürütüyoruz. Traş için berberimiz var, öz bakımı yapan bir ekibimiz var. Aşevi çalışmaya devam ediyor. Pandemi sürecinde talepler yoğunlaştı. Hasta nakil aracı sayımız arttı. Sağlık hizmetlerinde desteğimiz arttı. Alzheimer Danışma Hattı da kurduk. Burada amacımız yakınlara yönelik bir danışmanlık hizmeti vermek. Geçen sana Alzheimer konusuna dikkat çekmek için kapalı yolda Erik Dalı oynamıştık. Bu da ulusal basında yer almıştı. Yeni dönemde Demans Cafe projesini hayata geçirmeyi planlıyoruz.