Uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuzu kucaklamak, düşen çocuğunuzu kaldırdıktan sonra sarılmak, kendinizi kötü hissederken sizi sarmalayan kolların şefkatini hissetmek… Sarılmak, bir insanın kendini iyi hissetmesini sağlamanın en kolay yollarından biri.
Dünyanın pek çok ülkesinde 21 Ocak Sarılma Günü olarak kutlanıyor. İlk kez ABD’de kutlanmaya başlanan günün mimarı Kevin Zaborney. 24 yaşındaki psikoloji öğrencisi Zaborney sarılmanın insan üzerindeki olumlu etkilerini gözlemlediği bir araştırma yaptıktan sonra, sarılmanın kutlanması gerektiği fikrini ortaya atmış. Sarılmanın insan psikolojisindeki olumlu etkilerini ortaya koyan araştırma sayesinde 21 Ocak 1986’dan beri “Dünya Sarılma Günü” kutlanıyor.
Sarılmanın en önemli etkileri arasında yaşlanmaya hazırlık da var. Kendilerini güvende hisseden insanlar yaşlılık sorunlarıyla daha kolay başa çıkıyor.
Zaborney’in araştırması ilk değil. Bilim insanları uzun zamandır sarılmanın insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırıyor. Sarılmanın bilinen etkileri arasında şunlar var: Kalp sağlığını güçlendiriyor, mutlu hissetmenizi sağlıyor, korkuları azaltıyor, acıları dindiriyor, iletişimi kolaylaştırıyor, mutluluk hormonu salgılamayı kolaylaştırıyor, kaygı, stres ve depresyonu azaltıyor, uyumayı düzenliyor.
Sarılmak beynin endorfin adlı hormonu salgılamasına neden oluyor. Bu da vücut genelinde iyileşmeyi hızlandırıyor.
Sarılmanın psikolojik etkileri de çok güçlü. Öz saygıyı inşa ediyor, sinirleri sakinleştiriyor, yalnızlık hissini gideriyor. Duyguları teşvik edip, keyif arttırıyor, ruhu sakinleştiriyor. Sarılmak, iştah kontrolünde bile etkili. Obezite sorunuyla mücadele eden insanlara özgüven inşasında kullanılıyor. Seratonin ve dopamin gibi başka hormonların da salgılanmasını sağlıyor. Çocukların zihinsel ve entellektüel gelişimlerini hızlandırıyor.
Aile terapisti Virginia Satir “Yaşamak için sarılmalıyız. Her gün en az 8 kez sarılmaya ihtiyacımız var” diyor.
Bütün bu etkilerden yararlanmak istiyorsanız, bugün, sevdiklerinize sarılarak bir adım atabilirsiniz.