Tüm dünyayı etkisi altına alan korona pandemisi yüzünden dünyanın her yanında bayramlar, kutlamalar, festivaller ertelendi. Ev ziyaretleri azaldı, sosyalleşmek kurallara bağlı hale geldi.
Bu yasaklardan en çok etkilenen kesimlerin başında yaşlılar ve çocuklar geliyor. Türkiye’de sokağa çıkma yasaklarının da etkisiyle insanlar sevdikleriyle daha az görüşmeye başladı. Bir bayramı daha sevdiklerimizden uzak geçirirken, insanlara “Ne yapacaksınız?” sorusunu yönelttik. Herkes, kendince çözümler bulmuş, kimileri uzakları yakınlaştırma çareleri düşünmüş.
Adil Bey 69 yaşında. Uzun yıllar mali müşavirlik yaptığı için çevresi geniş ve pandemi döneminde bu geniş çevresinin “kaymağını yediğini” söylüyor:
“Pandemi çıkmadan 1 sene önce emekli olmuştum ve zaten gezmeyi seven bir yapım olduğu için o bir sene içinde sürekli gezdim. İyi ki gezmişim, sonrasında bu kadar oturacağımı hayal bile edemezdim. Yasaklar başlamadan hemen evvel yazlık olarak da kullandığımız eve geçmiştik. O eve hep sıcaklarda gittiğimiz için bütün olumlu olumsuz taraflarıyla bu süreçte tanıştık. Meğerse mart ayında serin oluyormuş. Sonra bayramlarda da yalnız kalacağımız anlaşıldığında, eşimle beraber bir çözüm düşündük.”
Buldukları çözüm ailesinin geri kalanıyla ilişki kurmasını kolaylaştırmış:
“Çocuklarımızdan biri bekar ve İstanbul’da yaşıyor. Evden çalışıyor. Eskiden insanlara anne babası hep bir şeyler gönderirdi. Bizim böyle bir alışkanlığımız yoktu, aileden de görmemiştik. Fakat bu süreçte sıkıldık, onlara elimiz değsin istedik. Eşim bol bol erişte kesti, üstelik bu konuda çok deneyim sahibi değildi ama çok başarılı oldu. İkisine de erişte gönderdik, başka şehirde yaşayan kızımıza da buradan çok sevdiği fasulye, domates kurularını yaptık. Git gel derken kargocularla arkadaş olduk. Bize de eşten dostan Türkiye’nin dört yanından bir şeyler geliyor. Onların bazılarını kendimize ayırdık, bazılarını paylaştık. Derken iş kıza sarma göndermeye kadar vardı. Artık kargo inceliklerinin hepsine hakimiz. Mesela bazen yiyecek gönderemezsek, giden gelen eşe dosta rica ediyoruz. Bize de meşgale oldu.”
Adil Bey ve eşinin kurduğu sistemle çocuklarının bayram sofrasında onların gönderdiği yiyecekler olacak.
Bayramları önemseyen, bu günleri tatil günleri gibi değerlendirenleri eleştiren 72 yaşındaki Ülker Hanım, artık bu eleştirisini haksız buluyor:
“Kalabalık bayramları hala çok özlüyorum. Fakat şunu farkettim, o bayramlardan önce evi sil süpür, yemek yap, o yemekleri ye, dağıt topla derken iflahımız kesiliyormuş. Şimdi akrabalarımızla görüntülü arama yapıyoruz. Kendimize yetecek kadar yemek hazırlıyoruz, kendimize de özeniyoruz elbette ama eskisi kadar çok yemek olmuyor.”
Görüntülü arama bu süreçte en çok zorlandığı konu olmuş:
“Zaman zaman görüntü kesiliyor, onun neden kaynaklandığını anlamak zorluğu var. Evde kalmaktan da sıkıldık. Ancak bu böyle bir dönem. Bitiminde sağlıkla kavuşmak için katlanıyoruz.”
Şükran Hanım 62 yaşında. Yasaklardan etkilenmese de evlerinde kendileriyle birlikte yaşayan 87 yaşındaki annelerini riske atmamak için çok az sosyal ortama giriyor. Evin ihtiyaçlarını zaman zaman dışarı çıkan eşi Ramiz Bey alıyormuş:
“Evde oturmaktan sıkıldık. Annem de televizyon izlemeye falan alışkın değildir. Bir süre sonra kendimize uğraşlar edindik. Mesela, kedilere köpeklere evde mama hazırlıyoruz. Eşim arabayla dışarı çıkıp geldiği için özellikle soğuklardan etkilenen hayvanlara hazırladığımız yemekleri götürdü. Bu kışı öyle geçirdik. Bayram gelmeden de adetimiz olan revani, kalbura bastı, yoğurt tatlısı gibi eski tatlılardan yaptık, burada komşuluklar çok eskidir, onları paylaştık, moral oldu.”
68 yaşındaki Hasan Beyin torunu ona yakın oturuyor. Her gün 3’te gelip ihtiyaçlarını karşılıyormuş. Özellikle bu kapanma sürecinde bu yakınlığın çok iyi geldiğini anlatıyor:
“Kendi işimizi rahatlıkla yapıyoruz ama tam kapanma başlayınca, aşı da olduğumuz halde biz de kurallara riayet ettik. Torunumuz alışverişimizi yapıp geliyor. O 10 dakikalık kavuşma o kadar iyi geliyor ki, buna da şükür.”
Mimar olan Hasan Beye göre kapanmanın insanı yoran tarafı “mekanların sınırlı olması”:
“O kadar küçük alanlarda yaşıyoruz ki, sıkıntı olmaması imkansız. Zaman zaman daralıyoruz. Evimize yakın parklar var ve bu büyük bir avantajmış. Ancak insanların kapalı alanlarda daralması çok da anlaşılmaz bir durum değil. Bir dahaki bayrama hep beraber kutlayabiliriz umarım.”