40 yaş sayı ve yıl olarak düşününce göze fazla gibi görünebilir ancak aslında farkındalık, yeni ufuklar ve güzelliklerle dolu bir yaştır. Birçoğumuz hayatın 30 ila 35 yaşlarından sonra sona erdiği gibi bir kanıya sahibiz aslında. Sadece bunun farkında değiliz. Çünkü gençlik nesillerden nesile daima en önemli nimet olarak anlatıldı. Çocukluk ve gençlik dönemlerimizde bu görüşlerden biz de nasibimizi aldık haliyle, değil mi?
Ancak bir düşünün! Genç ve kanımızın deli aktığı yıllarda ne kadar şeyin tam anlamıyla farkında, bilincinde olabiliyorduk ki? Veya neler hakkında bilgi sahibiydik? Bir de şimdiki halinize bakın. Daha bilgili ve daha güçlüsünüz. Detaylara takılmayın! Kusurlarımız 20’li yaşlarımızda da bizimleydi, 40 ve sonrası zamanlarda da. Sahi, insan olmak bu değil midir? Gelin, biraz bardağın dolu tarafına bakalım! Çünkü bardağın çoğu ister inanın ister inanmayın hala dopdolu ve hayat dolu!
40 yaş sendromu bireylerin 40 yaş sınırına geldiklerinde veya onu geçtiklerinde belirli koşulları karşılayamadıkları, artık yeterince iyi veya genç olmadıkları kanısıyla girdikleri depresif durumdur. Bu ruh hali zaman zaman daha şiddetli geçebildiğinden tıpkı sayısız yaş grubundan insanın türlü sebeplerden ötürü başvurduğu gibi bu kişilerin de psikolojik destek almayı değerlendirmesi faydalı olabilir.
40 yaş daha çok bilgi, daha çok tecrübe demektir! Ama bunların da ötesinde asıl önemli olanın ne olduğuna duyulan merak ve hayata dair farkındalıkların derinleştiği bir gerçeklik de var! İşte o başka hiçbir yaş grubunda yok! Bu farkındalık, sadeleşme ve olgunlaşmayı beraberinde getirirken, kişilere yepyeni ufuklar açabiliyor ve yeni ilgi alanlarının kapılarını aralayabiliyor.
Yaş bir sayıdır. Yaşın anlamı ise tamamen sizin bakış açınıza göre değişir. Peki, sizin için 40 yaş daha ileride olmak mı yoksa dezavantajlı durumda olmak mı demektir? Bu kararı ancak siz verebilirsiniz. Ancak çoğu birey adına bu ileride olmaktan başka bir şey değildir. Sayılar hayatımızın bir parçası ve yaşadığımız süreyi tanımlamak adına da onlara ihtiyaç duyuyoruz. Hepsi bu.
20’li yaşlarında bir kadın mı yoksa 40’larında bir kadın mı kendinden daha emin bir duruş sergiler dersiniz? Tabii ki de 40’larında bir kadın! Çünkü o artık yeterli güce de, özgüvene de sahiptir. 20’li yaşların sunduğu taşlı yolları geçmekle kalmayıp 30’ların engin okyanuslarını, boyu aşan dalgalarını da çoktan aşmıştır. Olgunlukluk ve özgüven onun yüzünde bir güneş gibi parlar.
Olgunlaşma kaçınılmazdır! Bu da hataları kabul etmek adına daha iyi bir bakış açısı getirir. Bu sayede gereksiz tatsızlıklara mahal vermeyen, yüce gönüllü, daha asil biri olup çıkarsınız.
Özgüven ve devamında özsaygı… Hala 40’lı yaşlar kötü diye düşünenlerimiz var mı? Cevabın hayır olduğunu duyar gibiyiz! Özsaygının kazanıldığı ve içselleştirildiği bir yaş grubudur 40’lı yaşlar. Kendimiz varsak bizim için de bir dünya vardır. Bu yüzden geçip giden gençlik yıllarında kuvvetle muhtemel henüz sahip olamadığımız daha yüksek bir bilinç düzeyi söz konusudur.
Elbette her yaş gibi bu yaş grubunun da negatif yanları var. Hastalıklar adına nispeten daha hassas olabildiğimiz bir dönem başlar. Fakat yüksek özsaygımız ve kendimizi daha odak almamız sayesinde her şey adına daha dirayetli oluruz! Siz yeter ki hastalıkların gelip geçici olduklarını ve sağlıklı bir zihin yapısıyla herşeyi aşabileceğinizi unutmayın.
Yeni ufuklar, yeni başlangıçlardır! Peki, içinizde neler var söyleyin haydi? Ne bekliyorsunuz? O resim kursuna gidin, içinizde kalan o üniversite diplomasını alın, dans eğitimi alın, yeni yerler görün ve yeni dostlukların temellerini atın. Geç kalmak yalnızca bir düşüncedir. Başlamak için ise her sabah güneşe bakan bir pencereden gökyüzüne gülümsemek yeterlidir.
KAYNAKÇA