Günümüzde, çocukluk çağında sıkça karşılaşılan bir durum olan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), sadece çocukları değil, yetişkinleri de etkileyebilen bir nörolojik durumdur. Ancak teşhisinde hızlı davranmamak gerekir çünkü herkeste belirli oranda dikkat dağınıklığı vardır ve bu normaldir.
DEHB, genellikle dikkat süresinde zorlanma, dürtü kontrolünde güçlük ve hiperaktivite gibi belirtilerle kendini gösterir. Ancak her bireyde farklılık gösteren bu belirtiler, genellikle üç kategoride toplanır.
Dikkat Eksikliği: Dikkat eksikliği belirtileri arasında dikkat süresinde kısalık, dağınıklık, görevlere odaklanmada güçlük ve unutkanlık bulunur.
Hiperaktivite: Hiperaktivite belirtileri, yerinde duramama, aşırı hareketlilik, sabırsızlık ve dürtüsellik olarak ortaya çıkar.
Dürtü Kontrolü Güçlüğü: Bu kategorideki belirtiler arasında düşünmeden davranma, sosyal kurallara uymada zorlanma ve sık sık kesintiye uğrama yer alır.
DEHB teşhisi koymak, genellikle uzman bir doktor veya psikiyatrist tarafından yapılır. Teşhis süreci, çocuğun veya yetişkinin davranışlarını ve semptomlarını dikkatlice gözlemlemeyi içerir. Ayrıca, çeşitli değerlendirme araçları ve testler de kullanılarak objektif veriler elde edilir. Bu süreçte, aile üyeleri ve öğretmenlerin gözlemleri de önemli bir rol oynar.
DEHB’nin tedavisi, kişiye özel bir yaklaşım gerektirir. Tedavi genellikle bir kombinasyon halinde uygulanır ve şu unsurları içerebilir:
Eğitim ve Danışmanlık: Bireye ve ailesine DEHB ile başa çıkma konusunda eğitim verilmesi, davranış değiştirme stratejileri geliştirmelerine yardımcı olabilir.
İlaç Tedavisi: İlaç tedavisi, semptomların yönetilmesine yardımcı olabilir. Ancak, ilaçlar birinci basamak tedavi olarak değil, genellikle bireyin ihtiyaçlarına ve durumuna göre belirli durumlarda kullanılır.
Davranış Terapisi: Davranış terapisi, kişiye dürtü kontrolü, organizasyon ve sosyal beceriler gibi konularda yardımcı olabilir. Ayrıca, aile terapisi de DEHB ile başa çıkmada etkili bir strateji olabilir.
DEHB, bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek bir durum olabilir. Ancak, doğru tanı, uygun tedavi ve destekle bu durumla başa çıkma mümkündür. Tedavi süreci, bireyin ihtiyaçlarına ve semptomlarına özgü olarak planlanmalıdır.
Bu bilgiler ışığında, DEHB ile ilgili farkındalığın artması ve doğru bilgilerin yayılması, toplumun bu konuda daha anlayışlı ve destekleyici olmasına katkı sağlayabilir. Unutulmamalıdır ki, DEHB bir zayıflık ya da eksiklik değil, bir nörolojik durumdur ve doğru yaklaşımlarla yönetilebilir
Kaynak:
https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/33/eriskin-dikkat-eksikligi-ve-hiperaktivite-bozuklugu