Zorlu Zen eğitiminin içerisinde olan Cohen, bir sabah bankadaki tüm parasını kaybettiği haberiyle sarsıldı. Böylesine büyük bir finansal krizin sebebi ise uzun yıllar Kanadalı müzisyenin idari menajerliğini üstlenen Kelley Lynch’ti. Bu olay Lynch’in, ilerleyen yıllarda hapse girmesine neden olacak ve ismi Cohen’e attığı kazıkla anılacaktı. Menajer dolandırıcılık suçu işleyerek müzisyenin tüm servetini kaybetmesini yol açmıştı. İlk gençlik yıllarında Kanada’dan ayrılıp Hydra gibi küçük Yunan adasında yaşama kararı aldığından beri mütevazı bir hayat süren Cohen için servet kaybı travmatik olduğu kadar başa çıkabilir bir sorundu. Ekonomik zorlukla başa çıkabilmek, basit bir hayat sürmek onun gençlik zamanlarında edindiği bir deneyimdi. Ama kâğıt üstünde işler öyle kolay gözükmüyordu. Cohen, Lynch yüzünden sadece tüm servetini kaybetmemiş aynı zamanda ödemesi gereken yüklü bir vergi borcuyla karşı karşıya kalmıştı. İroniyi her daim müziğinin temel parçalarından biri kılan, hayata karşı da bu duruşundan asla vazgeçemeyen Leonard Cohen, birden kötü, sevimsiz bir şakanın içerisinde kalmıştı.
Kendisinin I’m Your Man isimli biyografisini yazan Slyvie Simmons, o günleri şöyle özetliyor:
“Bin küçük darbeyle yıkılmak diye buna denir. Depresyondan ancak ömrünün ilerleyen yıllarında kurtulup da hukuki ve mali evraklar edebiyetine mahkûm olmak, Leonard’ın ünlü kara mizahına bile taş çıkartacak türden kozmik bir şakaydı”.
Leonard Cohen, 70 yaşında beş parasız, ödemesi gereken yüklü bir vergi borcuyla kala kalmış Budist bir kesişti artık. 20’li yaşlardan beri işi müzik ve edebiyattı. Buna karşın uzun bir süre önce müziğe ara vermişti. Tekrar sahneye çıkmak konusunda çekinceleri vardı. Sahnelerden, başarısız olmaktan korkuyordu. Kayıp paranın geri kazanılması ise hukuki olarak oldukça karmaşık bir süreçti. İşler zorlu görünüyordu. Uzun yıllar Budist rahip Roshi’nin yanında eğitim gören Cohen, başkası için yıkıcı bir travma etkisi yaratacak bu olaya oldukça serinkanlı yaklaştı. Aldığı eğitimin en önemli derslerinden biri; herhangi ters olay karşısında asla şikayet etmemek, sıkıntının üzerine gitmek, onunla yüzleşmekti. Hayatta bildiği en şey müzikti, sahneye çıkıp karakteristik vokaliyle binlerce kişiye hikâyeler anlatmaktı. Aidiyet kurduğu, kendini adadığı şeydi. Yine aynı şeyi yapabilirdi, yaşı sadece kâğıt üstünde ve yaş aralıklarına ön yargıyla yaklaşan insanlar için engeldi. Kaybettiği parayı az da olsa kazanabilmek ve borçlarını kapatabilmek için, İtalyan kesim takım elbiselerini ütüledi, ayakkabılarını boyadı, fötr şapkasını çıkardı ve sahnelerin yolunu tutmaya başladı.
Leonard Cohen, sahnelere yeniden dönme kararı verdiğinde karşısında, kuralları, şartları ve kültürel tanımı değişmiş bir müzik ortamı buldu. Üstelik uzun yıllardır sahneye çıkmayan, albüm yapmayan Leonard Cohen, genç nesil tarafından ne kadar biliniyordu? Müzik tarihinde ara verip, yeniden sahneye çıkan müzisyenlerin çuvallaması, biriktirdiği büyük kariyerleri yerle bir etmeleri de bilinen bir gerçekti. Cohen için bu durum böyle olmadı. Konserleri bir anda büyük ilgi görmeye başladı. Kendisi hakkında çekilen belgeseller, ödül törenleri, saygı albümleri, konserleriyle beraber Cohen bir anda milenyum sonrası dünyada da tanınır hale geldi. Hallelujah gibi şarkıları defalarca başkaları tarafından yorumlandığı için parçaları esas sahibinden duymak da genç nesil için ilgi çekiciydi.
Şık takım elbisesi, aynı şıklıktaki orkestrası, derinlikli sözleri ve müziğiyle sahnede bambaşka bir zamandan gelmiş gibi duruyordu. Herkesin birbirine benzediği, ışıltının, zarafetin pek olmadığı bir dünyada, Cohen zamanı bir yerde durdurmuş gibiydi. Her daim şık ve zarifti. Konser başlangıcında şapkasını kalbine koyması, konser bitiminde de benzer bir hareketle seyirciyi selamlaması, nüktedanlığı ve karakteristik vokaliyle genç nesille arasında güçlü bir bağ oluşmuştu. Onu eskilerden tanıyanlar için de sahnede eski bir tanıdık vardı. Dünya turnesi, saatler süren konserlerle birlikte Cohen, 70 yaşını aşmış olmasına rağmen olağanüstü bir performans sergiliyordu. Parça sololarında ufak danslar figürleri sergileyip, dizlerinin üzerine çökerek bazı şarkıları söylüyordu.
Zaman sahne sanatlarıyla uğraşanlar için handikap. 2016 yılında kaybettiğimiz Leonard Cohen, hiç aklında yokken 70 yaşından sonra yeniden müziğe dönmek zorunda kalanlardan. Ama bu zorunluluk bir noktadan sonra Cohen için yaşamındaki yeni, taze bir patika oldu. Slyie Simmons, kitabında Cohen’in yaşlılığa bakışının içinde bir dinginlik ve uyum olduğunu söylüyor.
Cohen belki de zen eğitiminin bir getirisi olarak, kendini doğrudan müziğe adayarak kendi tabiriyle işçiye dönüştürmüştü, kendisinin ifadesiyle şöyle anlatıyordu:
“Beni gerçekten dünya çapında çalışan bir işçi olarak yeniden konumlandırdı. Bu da çok tatmin verici bir duyguydu”.
Leonard Cohen, gerek şarkı sözleri, gerek hayata bakışı gerekse de müziğiyle, aramızdan görkemli şekilde geçti. Şarkılarında, aşk, ölüm, hayal kırıklığı, varoluşsal sorunları irdeleyip, onlara bir yanıt aramak yerine anlamlandırmaya çalıştı. Ağır mevzulara aynı ağırlıkla yaklaşmadan onları birer kara mizaha dönüştürerek sırtımızdaki yükü azalttı belki de… Leonard Cohen, takım elbiseli bilge, mahallenin en şık abisi, şarkılarıyla bizlere yol göstermeye devam ediyor.
Kaynak: Sylvie Simmons – I’m Your Man, Leonard Cohen, Kara Plak, Çev: Duygu Akın