“Dedişkom Hatırlamayı Unuttuğunda” artık anılarını hatırlamakta güçlük çeken 88 yaşındaki Abendroth’un torunu Mia’yla kurduğu ilişki üzerine bir çocuk kitabı. 9 yaşındaki Mia’nın gözünden unutmanın beraberinde getirdiği değişimleri izlediğimiz kitap, aynı zamanda yaşlılarla nasıl iletişim kuracağını bilemeyen ebeveynlere de yol gösteriyor.
Ailenizden biri yavaş yavaş anılarını kaybetmeye başladığında ne yaparsınız? Yaşayan için güçlüklerle dolu bu durum, tanıklık edenler için de yeterince zor değil midir? “Dedişkom Hatırlamayı Unuttuğunda” bu konuyu merkeze almış bir çocuk kitabı.
9 yaşında anne babası ve ikiz kardeşleriyle yaşayan Mia’nın büyükbabası Abendroth’un onların yanına taşınmasıyla beraber değişen hayatına odaklanıyor. Abendroth uzun yıllar doktorluk yaptıktan sonra unutkanlıkla başa çıkmaya çalışan ve artık hayatını yalnız idame ettiremediği için ailesinin yanına taşınan 88 yaşında biri.
Dedesiyle o güne kadar hep güzel anıları olan, onunla hamurdan kuğular yapmaya meraklı Mia için bu durum yenilik anlamına geliyor. Anne babası kızlarını dedesinin değişen alışkanlıklarına karşı uyarsa da, 9 yaşındaki küçük bir kız için unutmak karmaşık bir kavram:
“Mia’nın aklından bir türlü çıkmıyordu. Kaç zamandır bunu kendine sormuştu: Dedişkonun unuttuğu şeyler neredeydi? Çünkü onlar yaşanmıştı ve var olmuşlardı. Ve bir kere var olan bir şey öylesine ortadan kaybolamazdı. Peki, ama başkalarının da hatırlamadığı şeylerde durum nasıldı?”
Üstelik dedesinin onlara taşınmasıyla beraber beliren 10 yaşındaki Berti de işleri iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor. Dizlerine kadar uzanan çorapları, başından büyük kasketi ve balık kokusuyla tam bir yaramaz olan Berti, Mia’nın kısa zamanda baş belası haline geliyor.
Uticha Marmon, unutma üzerine bir hikaye anlatma cesaretiyle ortaya çıkmış. Büyüannesi ve büyükbabası da demanstan muzdarip olan Marmon, onlardan aldığı ilhamla, bu kitabı yazmış:
“Ebeveynlerime, kardeşlerime ve diğer aile fertlerime şunu söylemek istiyorum. Gerektiğinde birbirimize kenetleniyor olmamız paha biçilemez ve bunu unutkanlık bile yenemez.”
Mia, dedesinin anılarını nasıl unuttuğunu anlamadığı için kendince bir açıklama buluyor: Unutma cini. Bu cini alt edebilmek için çareler arıyor:
“Bu cin unutkanlığın ta kendisiydi. Dedişkonun kafası fazla karıştığında hemen sinsi sinsi ortaya çıkıyor, dedişkonun o güne kadar bildiği her şeyin üstünü siyah boyayla kaplamaya başlıyordu. Mesela öyle zamanlarda dedişko bugüne kadar hiç elma püresi yemediğini iddia ediyordu. Öyle anlarda, ayakkabılarını nasıl bağlandığını veya esnerken ağzını eliyle kapatması gerektiğini ona kimsenin öğretmediğine de gayet emindi. Mia biliyordu ki tüm bunları dedişkoya o simsiyah unutkanlık fısıldıyordu. Onun için de dedişkonun hatırlaması bu kadar önemliydi. Çünkü hatırlamak, siyah boyayı yeniden silip yok edebilen kocaman ıslak bir süngerdi.”
Mia dedesinin hafızasını yerine tamamen getiremeyeceğini kabul etse de, onunla iletişim için yollar bulmayı denemekten vazgeçmiyor ve ikisi arasında fotoğraflardan oluşan bir bağ kurmayı başarıyor.
“Dedişkom Hatırlamayı Unuttuğunda”, bu yönüyle sadece bir çocuk kitabı değil. Demans ve alzheimerla başa çıkmakta güçlük çeken yetişkinlerin de neler yapabileceklerine ilişkin iyi bir hikaye. Bu hikaye sayıları her gün artan demans hastalarının toplum içinde nasıl hayatlarını sürdüreceklerine dair ipuçları içeriyor.
Marmon, çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de zaman zaman gülerek, zaman zaman hüzünlenerek okuyabilecekleri, herkesin kendinden birşeyler bulacağı ve ilham alacağı bir eser kaleme almış.