Görünmezlik nedir? Bir anda sihirli bir şekilde yok olmak mı? Kimileri için bir rüya gibi gelen bu durum, aslında bir ayrımcılığı ifade etmesi açısından trajik bir gerçek.
Belli bir yaşın üzerine çıktıktan sonra ‘unutulmaya’ başlanan insanlar, görünmezlik çağının bireyleri. Her yaştan insanı ve her kesimi kapsaması gereken reklamların aslında öyle olmadığı bir gerçek.
Özellikle 50+ yaş üzeri kadınların kaybolma hissiyle tanımladığı bu gerçeği yazar Ayelet Waldman’ın şöyle anlatıyor:
“Güçlü bir kişiliğim var. Belirli bir düzeyde profesyonel yetkinliğe sahibim ve profesyonel olarak ciddiye alınmaya alışığım. Aniden, sanki odadan çıkmış gibiyim ve görünmek için çok daha yüksek sesle bağırmalıyım.”
Bu hissi yaşarken, Waldman yalnız değil. Mumsnet ve Gransnet tarafından yapılan bir ankette katılımcıların yüzde 70’i, yaşlandıkça ‘görünmez’ oldukları fikrine sahip. Bu durum kadınlar için 52, erkekler için 64 yaşında başlıyor.
Popüler kültürün aracı olan reklamlar görünürlüğü incelemek için de iyi bir araştırma alanı. Channel 4 Mirror on the Industry araştırması, İngiltere reklamlarının yalnızca yüzde 12’sinde, 50 yaşın üzerindeki birinin başrolde oynadığını ortaya koyuyor.
Yaşlı başrollerin göründüğü reklamlar da bugünün gerçeklerine uygun değil. Daha çok hayatta yer alan, kendini ifade eden, güçlü ve büyüyen bir topluluğun üyesi olan 50 yaş üzeri bireyler, reklamlarda zayıf, yalnız ya da nadiren evden çıkan insanlar olarak tasvir ediliyor.
Reklamlar görmezden gelmeyi seçse de, 50 yaş üzeri artık satın alma tercihlerini daha çok etkileyen geniş bir grubun üyesi. İngiltere örneğinden devam edecek olursak, 55 yaşına ulaşan bireylerin ortalama gelirleri en üst noktaya ulaşıyor. Bu da arabalardan, finansal hizmetlere, yayın platformlarından sağlık hizmetlerinden modaya tercihleri dikkate alınması gereken geniş bir kitle demek. Markalar bu insanlara uygun stratejiler geliştirmek zorunda.
Reklam dünyası bu konuda fikri sabit bir konumda. Sektörün yaş ortalamasının 55+ altı oluşu, bu inatçılığı körüklüyor.
Ne yapılabilir?
55+ üzeri insanların artık hayatın pek çok alanında aktif, üretken bir nesil olduğu gerçeğiyle yüzleşmek ilk adım. Onları temsil edecek bir iletişim diline ihtiyaç var. Yaş ayrımcılığını görmek ve bunun bir önyargı nedeni olduğunu kabul etmek, ilerlemeyi kolaylaştırıyor.
Yaş gibi geri döndürülemeyecek nedenlerle yapılacak ayrımlar yerine, farklılıklara, yaşam tarzlarına, değişen zamanların gerçeklerine odaklanmak, bu yaklaşımları benimsemek, bu konuda duyarlı olmak ve bir dil kurmak, görünmezliği azaltmayı sağlıyor.
Belki bir hayal olarak ilginç gelebilir ama gerçek hayatta görünmezlik duvarına çarpmak herkes için çok can sıkıcı.