Futbol dünyasının sıra dışı isimlerinden Gianluigi Buffon 42 yaşında, kendisiyle aynı dönemlerde futbola başlayıp şimdi teknik direktör olan Andrea Pirlo’nun takımında. Yaşına yönelik eleştirilere karşılık kondisyonundan hiçbir şey kaybetmeyen isim, önyargıları yıkmaya aday bir sporcu.
Tarihin en uzun süre gol yemeyen kalecilerinden. Kariyeri 12 yaşında olduğu 1990 yılına kadar uzanıyor. Yıllarca büyük tutkuyla mücadele ettiği kalecilikte yaşadığı değişimleri tüm dünya izledi.
Gencecik bir İtalyan saha oyuncusuydu. Herkes buradan kariyerine devam etmesini beklerken, 12 yaşında kaleye geçmek istediğini söyledi. Parma alt yapısında görev yapan Ermes Fulgioni, bu genç öğrenciyi çalıştırmaya başladı.
Tarih 1994’ü gösterdiğinde A takımıyla antremanlara çıkmaya başlamıştı, 1995 yılında 17 yaşındayken, Milan’a karşı ilk kez forma giydi ve o maçta gol yemedi. Bu gencecik futbolcunun başarısı o zamanlar çok şey vaat etmese de ilerleyen yıllarda, arka arkaya aldığı başarılarla bunun bir rastlantı olmadığını gösterdi, futbol tarihine geçti.
Aradan geçen 12 yılda bu kaleden ayrılmadı ve sonunda ona hitaben şu mektubu kaleme aldı:
“12 yaşındaydım, sana sırtımı verdiğimde; senin geleceğini kurtarmak için kendi geçmişimden vazgeçtim. Kalbimle durdum.
İçgüdülerimle durdum.
Yüzüne bakmaktan vazgeçtiğim gün, seni sevmeye başladığım gün oldu.”12 yaşındaydım, sana sırtımı verdiğimde sevgili kalem… Ve bacaklarım, zihnim ve yüreğim izin verdikçe sözümden dönmeyeceğim…
Bilinen klişelerin aksine, kaleciler yalnız adamlar değilmiş; kalesinin fedaisi, kahramanı, dostu ve çok daha fazlası, kale direkleri… Sizler onların canlı olduğunu biliyor muydunuz?”
Buffon yıllar sonra 41 yaşına geldiğinde başarılarla dolu bir kariyerin ardından, gençliğine de bir mektup kaleme aldı. Bu mektup, kariyerinin başında soru işareti taşıyan pek çok gence bir ilham kaynağı:
“Bu mektubu sana 41 yaşında, birçok farklı şey tecrübe etmiş ve bazı hatalar yapmış birisi olarak yazıyorum. Sana hem iyi hem de kötü haberlerim var. Gerçek şu ki burada sadece senin ruhun hakkında konuşmak için buradayım. Evet, ruhun. İnan ya da inanma, bir ruhun var. İlk olarak kötü haberlerle başlayalım. 17 yaşındasın, hayallerindeki gibi profesyonel bir futbolcu olacaksın. Her şeyi bildiğini sanıyorsun. Ancak gerçek şu ki sevgili dostum, hiçbir b*k bildiğin yok.”
Yaşadığı zorluklardan çıkardığı dersleri de mektubuna ekleyen Buffon yıllarca devam eden tutkusunu da dile getiriyor:
“İnsanlar sana Süpermen şeklinde seslenecek. Fakat sen bir kahraman değilsin. Diğer herkes gibi sıradan bir insansın. Gerçek şu ki bu mesleğin baskısı, seni bir robota dönüştürebilir. Rutinlerin hapse dönebilir. Antrenmana gidersin, eve dönüp televizyon seyredersin, uyursun ve sonraki gün birebir aynılarını yaparsın. Kazanırsın, kaybedersin ve bu durmadan tekrar eder (…) Sen Buffon’sun. Peki ya Buffon kim? Sen tam olarak kimsin, biliyor musun?
Yaşam denen hayat hediyesini hak ediyorsun Gigi. Tıpkı herkesin hak ettiği gibi. Hatırla bunu. Hayat, senin şimdilerde görebilmek için oldukça genç ve saf olduğun kadar birbiriyle bağlantılı. En büyük pişmanlığım, hislerini dünyaya bu kadar geç açman. Belki de seni sen yapan şeylerden birisi de bu. 41 yaşında, içindeki ateşi hâlen hissetmeye devam edeceksin. Üzgünüm ki hâlen tatmin olmayacaksın. Dünya Kupası’nı ellerinde tuttuğunda bile tam anlamıyla rahatlamış olmayacaksın. Kariyerinde gol yemediğin bir sezonu yaşayana kadar memnun olmayacaksın.”
Buffon 42 yaşında. Pek çoklarının kariyeri sonlandırması gerektiğini düşündüğü bir yaş bu. Oysa o, enerjisinden ve yeteneğinden bir şey kaybetmeksizin eski takım arkadaşı Andrea Pirlo’nun çalıştırdığı Juventus’un kalesini korumaya devam ediyor.