Dünyayı etkisi altına alan pandemiyle başa çıkmak için en önemli yollardan biri aşı. Farklı laboratuvarlarda geliştirilen aşılar, bir yıldır salgınla mücadele etmeye çalışan insanlığın hizmetine sunuldu. Aşının geliştirilmesiyle beraber, farklı sorular da gündeme geldi. Aşı sonrası alınacak tedbirler, aşının etkinliği, nasıl işlediği… Aşı hakkında kafa karıştıran sorulara cevap aradık.
Vücutta antikor üretilmesi istenen mikroorganizmaların hastalık yapma etkileri, güçleri ellerinden alınmış, zayıflatılmış hallerinin vücuda verilmesine aşı deniliyor. Vücut virüsü tanıdığında ona gerekli cevabı verecek ortamı da sağlayabiliyor. Vücudu, zayıflatılmış ya da hastalık yapma gücü olmayan mikroorganizmalarla uyarmış oluyor, yani vücudun hafıza hücrelerine bu virüsü tanıtmış oluyorsunuz. Virüsü öldürebilecek antikorları bir an önce virüsün/bakterinin üzerine salarak zaman kazanılıyor. Kısaca, virüsün hastalık yapmayan halinin vücuda tanıtılması işlemine aşı deniyor.
Bağışıklık sistemimizin hazırlıksız yakalanmasını istemiyorsak, evet. Bağışıklık sistemimiz, kendini virüslere karşı koruyan askerlerden oluşur. Bu askerler, virüsü tanıdığında hastalığa maruz kalma durumunda hazırlıklı olur.
Piyasada sıkça adı duyulan dört aşı da bir doz yapılıyor, daha sonra üç-dört haftalık bir süreç geçmesi gerekiyor. Ortalama 28 gün olarak düşünülebilir. 28 günlük süreç geçtikten sonra ikinci dozun; yani destekleyici, kuvvetlendirici dozun yapılması gerekiyor. Çünkü ilk doz yapıldığında vücudumuzdaki antikor seviyesi bir miktar yükseliyor. Yani virüsü tanıyan, virüse karşı güçlenmiş askerler dediğimiz antikorlar yükseliyor ama daha sonrasında düşme eğilimine giriyor. Bu seviye düşmeden, yani ortalama 28. günde ikinci doz yapıldığında tam azalmadan, antikor seviyesi tekrar yükseliyor ve ikinci dozla beraber hem daha hızlı hem de daha yüksek bir antikor seviyesi elde ediliyor. Bu da daha uzun süren, daha kalıcı bir antikor seviyesi demektir. Yani corona aşısını iki doz yapmak gerekiyor.
Covid geçiren kişilerde de, geçirmeyen kişilerde de öncelikle İmmünglobülin M’nin ve İmmünglobülin G’nin negatif olması gerekiyor. Yani, vücudun daha önce bu virüsle hiç tanışmamış olması. Eğer, kişi covid geçirdiyse ve vücudunda kalıcı İmmünglobülin G, yani koruyucu antikorlar varsa zaten doğal yoldan aşılanmış demektir. Yani, vücudumuz bu mikroorganizmayı tanımış, hafıza hücrelerine bunu yerleştirmiş; aşılanmış olarak düşünülüyor.
Korona aşısı, hastalıkla mücadelede en etkin yöntemlerden biri. Ancak aşıya rağmen dikkat edilmesi gereken önlemler var. Aşıyı yaptıran kişiler “artık hiç hastalanmayacağım, maske takmama, sosyal mesafeye dikkat etmeme ya da ellerimi temiz tutmaya gerek yok” diye düşünmemeli. Dünyanın en başarılı aşısında bile mutlaka bir korunmama yüzdesi var.
Mesafeye dikkat, el hijyeni bir süre daha hayatımızda dikkat etmemiz gerekenler arasında yer alacak.
Mevcut hedef, 2021 yılı sonuna kadar COVAX planı kapsamında 2 milyar doz aşıyı kullanıma sunmak. Belirlenen bu dozun, sağlık ve sosyal bakım çalışanları ile dünyanın birçok ülkesinde ciddi hastalık ve ölüm riski en yüksek olan kişileri korumak için yeterli olması beklenmektedir. Bu aşamaya gelinmesi muazzam bir başarı olacaktır, buna rağmen muhtemelen ilk birkaç yıl daha yaygın kullanım için yeterli doz mevcut olmayacaktır. Dolayısıyla; kendinizi, ailenizi ve içinde yaşadığınız toplumu korumak için maske takma, fiziksel mesafeve düzenli el yıkama gibi tedbirleri almaya devam etmek son derece önemlidir.
COVID-19 Araçlarına Erişimi Hızlandırma (ACT) Girişimi; COVID-19’a ilişkin test, tedavi ve aşıların hızlı bir şekilde geliştirilmesi ve üretilmesi ve herkes için adil erişimin sağlanması amacıyla geliştirilen küresel bir işbirliğidir. COVAX, ACT Girişiminin aşı ayağını oluşturmaktadır.