Hayvanlar dünyayı bizimle paylaşıyorlar. Buna karşın 2020 yılında 36 bitki ve hayvan türünün neslinin yok olduğu ilan edildi. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (International Union for Conservation of Nature – IUCN) tuttuğu kırmızı listede 128 bin 918 nesli tükenen ve tükenme tehdidi altında olan canlı bulunuyor. IUCN geçtiğimiz yıl uzun süredir doğada görülmeyen 36 hayvan ve bitki türünün nesli tehdit altında olanlar kategorisinden nesli tükenenler kategorisine alındığını duyurdu.
Hayvanların yaşam alanları hızla yok oluyor. Onların da bizimle dünyayı paylaştığını hatırlatmak, haklarını korumak ve yok olma tehdidi altındaki hayvan türlerine dikkat çekmek için, 1931 yılından bu yana 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanıyor.
Hayvan dostları ilk kez İngiltere’de 1822 yılında bir araya geldi. Hayvanları korumak, daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği’ni kurdular.
Hollanda’nın başkenti Lahey’de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu’nu oluşturulmasından sonra 1931 yılında dünya üzerinde yok olma tehdidi altında yaşayan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan edildi.
4 Ekim tüm dünyada evrende insanlardan başka canlılar olduğunu anlatmak, hayvanların yaşam alanlarına müdahale etmemek gerektiğini hatırlatmak, yaşam haklarına saygı duymak gerektiğini göstermek amacıyla kutlanıyor. Yalnızca sokakta değil, aynı evi paylaştığımız canlılara da merhametli davranmak, iyi koşullarda yaşamalarını sağlamak konusunda da farkındalık yaratmayı hedefliyor.
15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesine belli başlı hayvan hakları şunlar;
-Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
-Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. İnsan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
-Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
-Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
-Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
-İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir.
-Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
-Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
-Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
-Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
-Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
-Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
-Hayvan ölümüne de saygı göstermek gerekir. Hayvanın öldürüldüğü şiddet sahneleri sinema ve televizyonda yasaklanmalıdır.
-Hayvanları koruma ve savunma kuralları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır.Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.