Beslenme biçimimiz hayatımızın birçok noktasına etki eden önemli bir faktör. Bazı hastalıklarla doğrudan, bazılarıyla ise dolaylı yoldan ilişkili. Besinler ve bilişsel aktivite arasındaki ilişkisi konusunda da yapılan pek çalışma bulunuyor. Birçok araştırma, yediklerimizin ileriki yaşlarda beynin düşünme ve hatırlama yeteneğini etkilediğini öne sürüyor. Bu bulgular da genel yeme alışkanlıklarının Alzheimer ile ilgili bir fark yaratıp yaratmayacağı konusunda yeni araştırmalara yol açıyor. Belirli bir beslenme tarzını benimsemek veya belirli bir besini tüketmek Alzheimer hastalığının önlenmesine veya geciktirilmesine yardımcı olup olamayacağıyla ilgili yapılan çalışmalar devam ediyor.
Beyindeki değişiklikler, Alzheimer’ın ilk semptomlarının ortaya çıkmasından yıllar önce ortaya çıkabilir. Bu erken beyin değişiklikleri ise demans semptomlarını önlemek veya geciktirmek için olası bir fırsat penceresi. Bilim insanları, ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve bu müdahalelerin kombinasyonları dahil olmak üzere bunu yapmanın birçok olası yolunu arıyorlar. Alzheimer için yaş ve genetik gibi değiştiremeyeceğimiz risk faktörlerinin aksine, beslenme şeklimizi, fiziksel aktivite ve bilişsel egzersizler yapma gibi yaşam tarzı seçimlerimizi kontrol edebiliriz.
Belirli bir tarzda beslenmenin, Alzheimer’ın altında yatan oksidatif stres ve inflamasyon gibi biyolojik mekanizmaları etkilemesi mümkün. Belki de beslenme şekli; diyabet, obezite ve kalp hastalığı gibi diğer risk faktörlerini etkileyerek dolaylı yoldan Alzheimer hastalığına sebep olabilir. Yeni bir araştırma alanı da sindirim sistemimizdeki küçük organizmalar olan bağırsak mikropları yani probiyotikler ile Alzheimer’a yol açan, yaşla ilgili süreçler arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Bu araştırmalar da henüz net bir çıktı elde edemedi.
Bazı umut verici kanıtlar gösteren bir beslenme şekli: Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar, baklagiller, balık ve diğer deniz ürünleri, zeytinyağı gibi doymamış yağlar, az miktarda kırmızı et ve yumurta içeren Akdeniz tarzı beslenme. Akdeniz tarzı beslenenler ile yüksek kalorili ve dengesiz olarak tabir edilen batı tarzında beslenenlerin karşılaştırıldığı bazı gözlemsel çalışmalar, Akdeniz tarzı beslenmenin daha düşük demans riski ile ilişkili olduğunu göstermiştir.
Araştırmaların tümü iyi beslenme ile bilişteki artış arasında net bir bağlantı göstermedi. Genel olarak araştırma çıktıları, Akdeniz veya benzeri bir beslenme tarzının demansı veya bilişsel gerileme riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor, ancak kanıtlamıyor. Bilim insanları, Akdeniz tarzında beslenmenin beyne nasıl yardımcı olabileceğinden henüz emin değiller, ancak kardiyovasküler sağlığı iyileştirme üzerindeki etkisi nedeniyle demans riskini de azaltabileceğini söylüyorlar. Ek olarak Akdeniz tarzı beslenme şekli, antienflamatuar ve antioksidan özellik taşıyan besinler açısından zengin olduğu için de Alzheimer’a karşı koruyucu olabileceği düşünülüyor.
Son zamanlarda yapılan iki araştırma, bu beslenme şeklinin bir parçası olarak balık yemenin, daha yüksek bilişsel işlev ve daha yavaş bilişsel gerilemeyi etkileyen en güçlü faktör olabileceğini düşündürüyor. Buna karşılık, tipik batı diyeti kardiyovasküler hastalık riskini artırarak muhtemelen beyin işlevlerinin daha hızlı bozulmasına neden oluyor.
Birçok diyet ve takviye, Alzheimer için mucize tedaviler olduğunu iddia ediyor. Bilmeniz gereken bir şey var ki bazı araştırmalar bilişsel işlev ile belirli diyetler veya besinler arasında bir ilişki gösterse de herhangi birinin hastalığı önleyebileceğine veya tedavi edebileceğine dair henüz hiçbir kanıt bulunamamıştır.
Sağlıklı beslenmenin, fiziksel aktivitenizi artırmanın, bilişsel işlevlerinizi kuvvetlendirecek egzersizler yapmanın hayatınız için hiçbir dezavantajı ya da zararı yok. Alzheimer hastalığını önlediği henüz kanıtlanmamış olsa da tüm bunlar zihniniz ve bedeniniz için son derece iyidir ve yaşam kalitenizi artıracaktır.