Bir çoğumuz her yeni yaşımızda yaş almaktan kaynaklı olarak biraz düşünceli bir tavra bürünür hatta bazen bu durumu kendimize dert ediniriz. Fakat hayata ve doğaya baktığımızda her şey doğasına göre hareket eder. Bir ağacın kaç yaşında olduğu değildir önemli olan. Veya bir aslanın yaşını tahmin etmek zordur. Biz o ağaca da aslana da sahip oldukları heybeti göz önünde bulundurarak bakarız. Ağaca hayranlıkla bakar, gölgesinde huzur buluruz. Aslan ise yeleleri veya doğasıyla bizi büyüler. Aslan dediğimiz ormanların kralıdır ne de olsa değil mi? Şimdiye dek aslanın yaşını soran birinin olmadığını hepimiz farkındayız değil mi?
“Ama yine de”li cümleler duyar gibiyiz! Elbette olacaktır. İnsanoğlu güzel hatıraları hep özler. Onlar geride kaldıkça üzerine şiirsel bir hüzün giyer ve bunu içten içe sever de. Fakat her birimizin düştüğü asıl yanılgı şu; geçmişteki güzel günleri yeniden yaşama ümidi veya o günlerin tekrar gelip çatması hayali. Ancak yine hayatın kendisine baktığımızda size tek bir kelime söylememiz yeterli aslında. “Yeni!” Hayat ve doğa değişim üzerine kurulu bir düzen. Hiçbir zaman bitmiş bir anının güzelliğine fazla sığınmamalı insan. Çünkü bu yapıldığında hissiyat olarak bilinçsiz bir biçimde o günlerin sona erdiğini düşünür ve bir daha gelmesi için umut adı altında muhtaçlık hissine bürünürüz.
Yeniden uyanıyoruz her gün. Her yeni yılda yeni tecrübeler ediniyoruz. Hayatın getirileri ve verdiği dersler daima farklı. Yaş alırken değişen rakamların da ötesinde, güzel anılar ve tanıdığımız insanlar da daima yenileniyor. Öyleyse sizce de yaş almak halen kötü bir şey mi? Yeni, yeni, yeni… Her gün yeni bir şans, yeni bir potansiyel barındırıyor. İster inanın ister inanmayın ama ne başarının yaşı var ne de aşkın! Ne milyoner olmanın yaşı var ne de çocuk sahibi olmanın. Bunun gibi örneklere haberlerde, sosyal medyada ve televizyonda yıllardır rastlıyoruz.
Elon Musk hayallerini kurduğu Space X adlı şirket için bir ömür adadı. Orta yaşlarında biri olarak şu an dünyanın en zengin insanlarından olmasının yanı sıra pek çok sektörde kural koyan konumunda. Yeni doğan oğlunu saymıyoruz bile. Peki onu başarıya götüren neydi? Konunun yaşla ilgili olmadığı kesin.
Ünlü şarkıcı ve şimdilerde kadın girişimci Rihanna, 30’undan sonra bebek sahibi oldu. Ünlü milyarder 20’li yaşlarının başında şiddete maruz kalmış ve yaşadıkları yüzünden sessiz sedasız pek çok depresyon yaşamıştı. Sayısız ilişki ve az bilinen hüzünlü şarkılarının ardından şu an 30’larının başında ve bir oğlu var. Aşka ve anneliğe geç kaldığını düşündü mü sizce? Röportajlarından da bildiğimiz üzere; hayır! Şu anda 20’li yaşlarından daha özgüvenli ve mutlu olduğunun da altını çizmek isteriz.
Örnekler uzar gider… Biz en popüler isimlerden iki adet örnek vererek kapıyı sizin için aralamak istedik. Eğer internette biraz bakınırsanız 30 veya 40’lı değil, 50’sinden sonra da YouTube mecrası sayesinde on binlerce dolar aylık kazanç elde eden pek çok sosyal medya kullanıcısı olduğunu göreceksiniz. Veya basit bir haber bülteninde, 50 yaşından sonra çocuk sahibi olan bir annenin mutluluğunu… Ona da umut yok demişlerdi değil mi sahi? Bu saydığımız örneklerin her birinin ortak noktası yine kalplerini ve hayatlarını yeniye açmış olmalarıdır.
Yeninin gücüyle yaş almanın güzelliğini, şansını doyasıya görüp yaşayacağınız günler diliyor, potansiyelinizi dolu dolu tecrübe etmenizi temenni ediyoruz. Esen kalın…